Resulullah Aleyhisselâm'ı ziyaret eden kabilelerden Necid ile Bahreyn arasında oturan Temim oğulları eşrafı, en fasih şâirlerini bile getirmişlerdi.
Resulullah Aleyhisselâm'ın huzurunda müslümanlarla şiir müsabakasına girmişler, mağlup olunca müslümanlığı kabul etmişlerdi.
Şöyle ki;
Şâirleri Hassan bin Sâbit -radiyallahu anh- tarafından susturuldu. Hutbelerine de Sâbit bin Kays -radiyallahu anh- tarafından cevap verildi.
Neticede:
"Yemin ederiz ki ona verilen onun şâirine de hatibine de verilmiş, sesleri bile bizim seslerimizden hoş." dediler ve hep birlikte müslüman oldular.
Resulullah Aleyhisselâm da onlara çok değerli hediyeler verdi.
Resulullah Aleyhisselâm Müreysî savaşında alınan esirleri mücahidler arasında bölüştürdüğü zaman, Hâris bin Dırar'ın kızı Cüveyriye de Sâbit bin Kays -radiyallahu anh-in hissesine düşmüştü. Kocası ise savaşta ölmüştü.
Adı geçen seferden selâmetle Medine-i münevvere'ye dönüldükten sonra esirlerin yakınları gelip fidye vererek büyük kısmını kurtardılar.
Cüveyriye'yi de Sâbit -radiyallahu anh- ağır bir ücrete bağlamıştı. Kabile reisi Hâris, Resulullah Aleyhisselâm'a başvurdu. Asaletinden bahsederek kızının cariye olamayacağını ileri sürdü. Şerefinin korunmasını ricâ etti.
Resulullah Aleyhisselâm Sâbit bin Kays -radiyallahu anh-e haber gönderip Cüveyriye'yi istedi.
O da:
"Babam anam sana feda olsun yâ Resulellah! Onu sana bağışladım." dedi.
Resulullah Aleyhisselâm fidyesini ödeyip Cüveyriye'yi serbest bıraktı, babasına teslim etti.
Cüveyriye, kabilesine dönmedi, müslüman oldu ve kendi isteğiyle dört yüz dirhem karşılığında Resulullah Aleyhisselâm'la evlendi.
"Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-den, (oğlu Musa vasıtasıyla) rivâyet olunduğuna göre, Yemâme (vakıası) günü Enes (Ensâr'ın hatibi ve Hazrecilerin alemdârı olan Sâbit İbn-i Kays'ın yanına gelmiş ve harp saflarında panik başladığını anlatmak istemişti). Halbuki Sâbit o sırada iki uyluğunu açmış, "Hanût" denilen (ve ölüye sürülen) bir nevi koku sürünüyor ve şehit olmaya hazırlanıyordu.
Enes:
Ey amca! Seni ne tutuyor ki, (harp saffına) gelmiyorsun? diye seslendi.
O da:
– Ey kardeş oğlu, şimdi geliyorum, dedi. Bir taraftan da hanût sürünüyordu. Kokudan sonra Sâbit iki kat beyaz elbise giyerek kefelendi. Sonra harp saffına gelip yer aldı.
Sonra:
– Karşımızdan şöyle açılın! Düşmanı görelim de nihâyet çarpışalım. Biz, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-le birlikte harp ederken öyle panik yaparak harp etmezdik, harp saffı yerinden oynamazdı. Akrânınız size kaçmayı ne fenâ âdet edindirmiş! diyerek bozguncuları payladı." (Sâhih-i Buhâri, 1204)
Yemâme savaşı Ebu Bekir Sıddîk -radiyallahu anh-ın hilafeti zamanında olmuş, yalancı peygamberler ve avanesi yok edilmiş, müslümanlarda çok şehit vermişlerdir. Bu harpte Sâbit bin Kays -radiyallahu anh- Hazretleri şehit olmuşlardır.
Taberâni'nin rivâyetine göre, Sâbit -radiyallahu anh- şehit düştüğünde üzerinde kıymetli bir zırh varmış, bu zırh çalınmış.
Birisi rüyâsında Sâbit -radiyallahu anh-i görür.
Bu aziz şehit:
"Zırhım filân yerdeki ocakta bir çömlek vardır, o çömleğin içinde saklıdır. Onu oradan al!
Ebu Bekir'e şunu bildir ki; üzerimde filân kimsenin şu kadar kuruş alacağı vardır. Kölelerimden filân, filân köle de âzattır." der.
Rüyânın sahibi arkadaşlarıyla beraber gelip ararlar, zırhı orada bulurlar, şehidin vasiyetini yerine getirirler.